Ankara’da sakin bir hayat yaşayan ve aile şirketinde çalışan İsmail Filiz’in hayatı Ezel dizisiyle bir günde değişti. Herkesin ilgi odağı haline dönüşen Filiz, hakkında merak edilenleri anlattı. Röportajımız sürekli "Pardon fotoğraf çektirebilir miyiz?" sorularıyla bölündü. Çeşit çeşit telefonlarla İsmail Filiz'i yani nam-ı diğer Ömer'i hayranlarıyla fotoğraflamak da bana kaldı. Ramiz Dayı'nın ve Ezel'in, hatta Kerpeten Ali'nin hayranlarından haberdarız, ama Ömer'in bu kadar seveni olduğunu bilmiyorduk. Ne çok seveni varmış meğer. Artık ‘artistler dünyası’nın yepyeni bir gözdesi var; hem genç, hem yakışıklı hem zengin. Kadınlar da bu yakışıklıyı şimdiden gözüne kestirmiş bile...
İSMAİL FİLİZ FOTOĞRAFLARI İÇİN TIKLAYIN..
Oyunculuğu hobi olarak yapıyormuşsunuz. Nedir İsmail Filiz'in 'Ömer' oluş hikâyesi?
Ay Yapım’la ortak dostlarımız varmış. 'Ezel' dizisi için, az buçuk Kenan Ağabey'e (İmirzalıoğlu) benzeyen biri aranıyormuş; beni buldular. Ramazan ayında işler de durgundu, o yüzden ben de "Olur" dedim.
Kenan Bey’i sever miyidiniz peki?
Bütün film ve dizilerini izledim. Tanıştıktan sonra çok ortak noktamız olduğunu gördük.
‘TELEFONLARIM SUSMUYOR’
Neler bu ortak noktalar?
İkimizin de babaları kısa ama dedeler uzun. İkimize de uzunluk dedelerden gelmiş. Böyle alakalı alakasız bir sürü benzerliğimiz çıktı.
-Aslında oyunculukla hiç ilginiz yok. Tam olarak ne işle ilgileniyorsunuz?
Kendi şirketimizin işleriyle ilgileniyorum. Dizide 3-4 bölüm yer alacağımı söyledikleri için değişiklik olur diye kabul ettim. Ama sokaktaki tepkiler, yapım şirketine giden mektup ve telefonlar işin rengini biraz değiştirdi.
-Ufukta yeni bir proje mi var?
Sanırım. Önümüzdeki aylarda belli olacak. Benim bir acelem yok. Ay Yapım'ın sahibi Kerem Çatay'la iyi anlaştık; kısmet...
Sanırım Ezel'deki oyunculuğunuz bunun için yeterli olmayacaktır, ne yapmayı planlıyorsunuz?
Eğitimimi kendi işlerimle ilgilenmek üzere aldım. Oyunculuk yapacağım aklıma gelmezdi. Ama İngiltere ya da Amerika'da oyunculuk üzerine ciddi bir eğitimden geçmek istiyorum. Aklımda bu yönde planlar var.
-Ezel'den daha zengin olduğunuzu duyduk...
Sormayın! Nereden buldunuz o bilgileri bilmiyorum ama hepsi doğru. Biz aslında akaryakıt işiyle uğraşıyoruz, aynı zamanda birden fazla sektördeyiz. Türkiye'nin çeşitli yerlerinde çelik kapı ve ahşap kapı fabrikamız var. Bu haberden sonra, kadınlar tarafından işyerimizin telefonları susmaz oldu. Sürekli birileri arayıp duruyor.
-Ünlü, zengin ve yakışıklı... Kadınların fazlasıyla ilgisini çektiniz demek ki...
Tam bir potansiyel durumuna düştüm. Kadınlar benimle tanışmak için türlü formüller deniyor. Bazen çok komik duruma düştükleri oluyor. Potansiyel pozisyonunda olmaktan hoşlanmıyorum. Ayrıca belirtmekte fayda var; ben aile şirketinde maaşlı olarak çalışan biriyim.
-Kadınların bu tepkileri kendinizi nasıl hissettiriyor?
Bu durum egomu okşuyor ama kendimi kaybetmiyorum. Bir de Kenan Ağabey'i düşünseniz... Yığınla insan peşinde, nereye gitse hemen insanlar etrafını sarıyor. O yüzden çok fazla sokakta vakit geçirmiyor. Bu kadar fazla ilginin de zararları var.
‘DEDEM İŞKENCE SAHNELERİNE ÇOK BOZULDU’
-Peki, cezaevinde fazlasıyla vakit geçirdiğiniz Ramiz Dayı, yani Tuncel Kurtiz'le aranız nasıl?
İnanılmaz bir adam. Kocaman bir kaynak, dinlemeye doyamadığım bir insan. Cezaevinde Oscar Wilde'ın sözlerini söylediği sahnede öyle çok duygulandım. Birçok oyuncu kostümlerini taşımaya bile razı. Böyle biriyle çok yakinen ilişki kurabildiğim için kendimi çok şanslı sayıyorum.
Tuncel Bey’in oyunculuğunuz hakkında yorumları ne, neler söylüyor size?
"Hiçbir zaman acele etme. Senin önüne konulan her yemek iyi yemek değildir; yersin ama lezzet vermez. Yemeğin olgunlaşmasını, iştahının açılmasını bekle. Yemeği tüm lezzetiyle yemelisin yeğen" diyor.
Tuncel Ağabey böyle diyorsa "Kesinlikle dikkat etmem lazım" diyorum ben de.
-Aileniz oyunculuk konusunda nasıl tepkiler verdi, ne düşünüyorlar bu konuda?
Babam "Gerek var mı böyle bir şeye" demişti, ama izledikten sonra onun da hoşuna gitti. Dedem işkence sahnelerinde arayıp, "Neyse parası verelim, çıksın; oynamasın" demiş. Annem de diziye fena halde kaptırmış durumda kendini. Onların da hoşuna gitti tüm bu olup biten. Bakalım... Yeni bir kariyer, yeni bir başlangıç; umarım her şey güzel olur.
‘İstanbul beni çok korkuturdu’
İstanbul’a yerleşmeyi düşünüyor musunuz?
Evet, İstanbul’a taşınacağım. Her hafta sonu buradayım. Buralarda bir ev arıyorum. Ankara'da sakin sakin yaşayan biriydim. İstanbul beni çok korkuturdu. Şimdi buranın o kadar da korkulacak
bir yer olmadığını görüyorum.
‘Evet, Ezel’i kıskanıyorum’
-Ezel dizisi için oyunculuk dersi aldınız mı, neler yaptınız?
Evet, dizide annemi canlandıran İpek Bilgin’den, 25 günlük bir eğitim aldım.
-Ezel’i kıskanıyor musunuz?
(Gülüyor) Evet, neden kıskanmayayım ki... Hapse giren ben, işkence gören ben; ama rahat rahat takılan, lüks içinde yaşayan o.