Mahmut Tuncer ile Enrico Macias'ı düet yaparken gördüm ya, artık gözüm açık gitmez... Gecenin geç saatleri olduğu için önce rüyaya daldığımı sandım. Dünyaca ünlü Cezayir asıllı Fransız şarkıcı Enrico Macias ile bizim sempatik türkücümüz Mahmut Tuncer birlikte "Bak Bir Varmış Bir Yokmuş" u ardından da "Kumsaldaki İzler"i söylüyorlardı. Ama böyle bir fantezi benim rüyalarım için bile fazlaydı. Bu yalın gerçekliği fark edince hemen ayıldım ve olan bitenin "Disko Kralı"nda geçtiğini anladım. Manzara inanılır gibi değildi. Mahmut Tuncer'in elinde şarkı sözlerinin yazılı olduğu bir kağıt... Ha bire baştan alıp, duruyor. Enrico Macias'a "Yok, bak, orası öyle değil. Tamam, şimdi sen gireceksin" filan diyor. Bir Fellini filminin tam ortasında gibiyim. Mahmut Tuncer, Enrico Macias'a şarkısını çalıştırıyor!.. Macias, şarkısının "aslını" söylemeye çalışıyor. Mahmut Tuncer'in vokalde bir zılgıt çekmediği kalıyor!.. Macias duruma birkaç dakika daha katlanabiliyor ve sonra aniden masadan kalkarak, Fransız nezaketiyle Okan'a sarılıyor ve "Beni böyle önemli aktörlerle beraber ağırladığın için çok teşekkür ederim" diyerek, kendisine eşlik eden Erkan Özerman'ı bile beklemeden stüdyodan kaçıyor... Yıllar önce Ajda Pekkan, Fransa'daki ünlü müzikhol Olimpia'da Enrico Macias ile beraber konser verdiğinde gözlerimize inanamamış, bu büyük başarı ile yıllar boyu gururlanmıştık. Mahmut Tuncer olayı ise bizi en az bir 50 yıl daha idare eder!..
Reyting çalkantısı ağır geldi
Oray Eğin'in Star'daki "Ya Şimdi Ya Hiç" programı, "içinde normal hiçbir şeyi barındırmayan televizyon şovu" olarak Türk Televizyon Tarihi'ndeki ayrıcalıklı yerini korumaya devam ediyor. Bu hafta yine Sema Çelebi, yazar Elif Kast'a "paça kasnak" daldı. Oray Eğin ve Sema Çelebi tarafından "New York'u bilmemekle" suçlanıp, aşağılanan Elif Kast, kariyerine kast edileceği korkusuyla zor kaçtı. Sema Çelebi, "Senin buraya geleceğini bilseydim, ben bu programa katılmazdım" deyince, program konuklarının nasıl belinlendiği sorusu akıllara takıldı. İki hafta önce bu programdaki konuşmaları yüzünden işinden olduğu iddia edilen VJ Bülent, Freddie Mercury kostümü ve ağzında siyah bir bantla dakikalarca kuliste öylece oturup, ekrana baktı. (Olan biteni protesto etmek içinmiş) Sema Çelebi, oryantal Nuran Sultan'ın minicik sutyenine kafayı takıp, "Dekolte sınırı o kahverengi bölüme çok yaklaşmış. Biraz daha yukarıda olsaydı, iyi olurdu" dedi. Oray Eğin, Sema Çelebi'den kalkıp, dekolte sınırını göstermesini istedi. Çelebi reddedince, Oray'ın kendisi Bülent Ersoy'un canlı yayında yaptığı gibi Nuran Sultan'ın göğüslerinin silikonlu olup olmadığını öğrenmeye yeltendi ama cesaret edemedi. Sadece uzaktan bakıp, "Gerçek olduğuna inanamıyorum" filan dedi. Sema Çelebi bir ara "Türkiye'de tüm kadınlar kapanırsa, ben de başımı kaparım tabii" diyerek, herkesi şaşırttı. Ardından bu sözleri toplayabilmek için hayli ter döktü. Nuran Sultan en büyük hayalinin Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın karşısında göbek atmak olduğunu itiraf etti. Oray, "Bu televizyon kanalı eğer el değiştirirse, protesto için bu programı bırakırım" dedi. "Ya Şimdi Ya Hiç"i seyrederken, sanki televizyon izlemiyor da bir çamaşır makinesinin içinde hayatta kalmaya çalışıyor gibiydim. Program, bende "deniz tutması" etkisi yarattı...
Bu ne perhiz?
Uğur Dündar televizyon haberciliğinin duayen isimlerindendir. Türkiye'de "araştırmacı gazetecilik" kavramının gelişmesine çok önemli katkıları olmuştur. Ama kanallar arasındaki çetin rekabet koşulları bazen büyük ustaların bile ciddi hatalara düşmesine neden olabiliyor. Tıpkı geçen hafta olduğu gibi. Perşembe akşamı yayınlanan Star Ana Haber'de Somali'deki bombalı saldırı haberi verildi. Dündar ekran karşısında bulunması muhtemel çocukların ruh sağlığını düşünerek, ajanslardan gelen görüntüleri yayınlamadıklarını söyledi. Bir kez daha içimden Uğur Dündar'a alkış tutmaya hazırlanırken, sıradaki haber, ekrana geldi. Filistinli bir kadının, İsrailli bir askeri bıçaklaması ve bir Yahudi yerleşimcinin iki kadını bıçaklayan Filistinli'nin üzerinden otomobiliyle geçip, onu ezmesiyle ilgili görüntüler hiçbir sansüre uğramadan tüm detaylarıyla ekrana getirildi. Bize de büyük bir şaşkınlık içinde "Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu?" demek kaldı...
Berrin'le geceye renk geldi
Berrin Şeker Civil'in Kanaltürk'te yeniden programa başlamasıyla cumartesi geceleri iyice şenlendi. Hep söylüyorum, Berrin bu ülkede "Kadından talk-show sunucusu olmaz" diyenleri mahcup edecek bir kaç hanımefendiden biri. Berrin ilk programına iyi çalışmış. Hem konukları hem konuları çarpıcıydı. Bir de yıllardır nasıl olduysa saklamayı başardığı oyunculuk yeteneğini gün ışığına çıkaran tiplemeleriyle hepimizi şaşırttı. Ekranda hem düzeyli, hem eğlenceli olabilmenin giderek zorlaştığı şu günlerde Berrin'in programı pek çok izleyicide "çölde vaha" etkisi yarattı. Kanaltürk'ün mütevazı olanaklarından haberli biri olarak, Berrin'in cumartesi geceleri "Devler Ligi"nde verdiği mücadeleye alkış tuttum. Ancak, tiplemelerin alt metinlerinin zenginleştirilmesi şart. Bu parodilerin, kalemi mizaha yatkın bir metin yazarı ile desteklenmesinde fayda va
Helâl sana Ertem Şener
Beyaz bu hafta yine formundaydı. Özellikle "Rüştü seni her yerinden öpüyorum, herrr yerinden" cümlesiyle gündemin tepesine yerleşen spor spikeri Ertem Şener'i ağırlayıp, telefona da Rüştü'yü bağlayınca ortalık iyice şenlendi. İkilinin diyalogları bu haftaki "Medyatik"te haftanın en neşeli muhabbeti şeklinde yer alıp, şen kahkahalar olarak yankılanacağa benzer... Ama bana göre programın en şenlikli bölümü Ertem Şener'in "Aşk-ı Memnu" ve "Yaprak Dökümü" dizilerinin "kritik pozisyonlarını" maç gibi anlatmasıydı. Ertem, yeteneği ile ilgili olarak bu sütunlardan aldığı övgüleri boşa çıkarmadı. Hele Bihter'in Adnan Bey ile öpüşürken, göz ucuyla da Behlül'e baktığı sahnede "Bihter iki ayağını da çok iyi kullanıyor. Dudaklarıyla Adnan'ı öperken, gözleri de Behlül'de" demesi yok muydu, gülmekten mideme kramplar girdi... Ertem bu performansıyla, programın başında tüm stüdyoya buz kestiren "Haftanın en soğuk esprisini" unutturdu. Hangi espri mi? Eğer parmaklarım buz tutmazsa, anlatayım: Beyaz, konuklarına neden siyah giydiklerini sordu. Ertem, "Ben siyah, sen Beyaz, Beşiktaş" diye yanıtladı. Beyaz, daha önce onlarca kez yapılan bu espriden memnuniyetsizliğini ile getirince, Ertem "O zaman daha iyi bir espri yapayım" diyerek, Beyaz'a sordu: "Futbolcu Orhan Ak'ın kardeşinin ismini biliyor musun?" Beyaz bilemeyince, yanıtı Ertem verdi: "Ispan Ak!" O anda bizim televizyonun köşelerinde buz sarkıtları oluştu!..
Ne demiş?
Beyazıt Öztürk, "Yetenek Sizsiniz" yarışmasında su borularını bateri gibi kullanarak büyük sükse yapan gençleri "Beyaz Show"dan uğurlarken şöyle dedi: "Boruculara teşekkür ediyoruz. Önleri açık olsun!.."
Gaf kürsüsü
"Ya Şimdi Ya Hiç" programında Sema Çelebi ile ağız dalaşına giren gazeteci/yazar Elif Kast şöyle dedi: "Hani bir söz vardır, Müslüman mahallesinde ıstakoz satmak diye..." (Doğrusu tabii ki "Müslüman mahallesinde salyangoz satmak" olacaktı)
Zap'tiye
Bursa'da D.K. isimli işsiz genç, banka şubesine girip, "Beni Polat Alemdar gönderdi" diyerek, iş istemiş. Banka müdürü olumsuz yanıt verince, genç adam, üzerine benzin döküp, kendini yakmaya çalışmış. Sakın, Polat değil de, Kibritçi Cevat göndermiş olmasın?